Boşanmış babadan mektup var

Mağdur erkeklerin sayısal olarak azınlıkta olduğuna inanıldığından, onların sorunları “önemli ve öncelikli” meseleler arasında yer alamıyor. Oysa hakları ihlal oluyorsa, bir kişi bile fazla.

*************

Bu köşede defalarca dile getirdiğim gibi, ülkemizde ve dünyada hak ihlaline maruz kalanların ekseriyeti kadın. Somutlaşmış örnekleriyle sıkça karşılaştığımız bu durum, “erkeklerin de mağdur olabileceği” düşüncesinin göz ardı edilmesine neden oluyor.
Yazılarımı okuyanlar, boşanmış ebeveynlerin çocuklarıyla kişisel ilişki kurma yöntemlerine sıkça değindiğimi ve mevcut uygulamayı eleştirdiğimi, bu meseleye “annelik ve babalık” duygularından evvel “çocuğun anneye ve babaya olan ihtiyacı öncelenerek” yaklaşılması gerektiğine inandığımı bilirler. 

Bu köşede yayınlanan “Mağdur kadın çok da mağdur erkek yok mu?” başlıklı yazımı (2 Haziran 2014 tarihli) okuyan Batuhan Akben isimli okuyucu, duygularını yazdığı mektubunu yayınlamam için göndermiş. “Gerçek eşitliği savunduğum için” de teşekkür etmiş. Oldukça uzun olduğu için kısaltma ihtiyacı duyarak aşağıya aktardığım yazıda “bir kısmına katılmakla birlikte asla onaylamadığım” görüşlerinde bulunduğunu belirterek aynen aktarıyorum.
  
***************

 “ ……………  Sormak istiyorum, bu devlette vatandaş kavramının içinde erkekler de yer alıyor mu? Aile Mahkemeleri kadınların isteklerini onaylattığı noter mi? Bu ülkede erkeklerin hayvanlar kadar hakkı var mı? Mavi nüfus cüzdanı taşımak suç mu? Bu ülkede eşitlik ilkesi adı altında hazırlanan kanunlarda eve bakmakla yükümlü olan taraf neden erkek? Boşanmada kusurların eşit olması durumunda neden cezalandırılan erkek?
Çocuğu ile hiçbir problemi olmamasına rağmen “ortak velayet” verilmeyerek “babalık yapma hakkı elinden alınan” neden erkek?

Aile mahkemelerinde somut kanıtları ve tanık beyanları hiçe sayılan neden erkek?
Kazancının ve gelecek kazançlarının neredeyse yarısından fazlasını boşandığı eşine “yeni evliliğinin çeyiz parası” olarak ödettirilmek zorunda bırakılan neden erkek?
Kadının muhtaç olduğu düşüncesi ile boşanma sonrası soyulup soğana çevrilerek yeni bir hayat kurma şansı elinden alınan neden erkek?

Çocuğu mahkeme kararı ile dahi göremeyen ve sanki bir malmış gibi haciz ettirmeye mecbur bırakılan neden erkek?

Haciz ile çocuğunu almayı başarabilen erkelerin açtığı davalarda neden kadına hiç ceza verilmiyor?
…Doğrudan kadın haklıdır diyerek çözüm bulmak daha kolay değil mi? Kadınların “boşanma davası açarsam nasılsa ben kazanırım çocuğu da göstermem” diyerek erkekleri tehdit ettiğinden haberiniz var mı?
…Kadınların yaşamak için bu nafakaya ihtiyacı var derken, nafaka ödeyebilmek için çocuğunu görmeye para ayıramayan babaların çocuklarının, “yetim gibi büyümek zorunda kalması” hiç mi önemli değil?

Toplumdaki psikolojik patlamanın ve boşanma sayılarının hızla artış sebebinin, pozitif ön ekli ayrımcılığın (eziciliğin) neticesinde sen daha üstünsün denilen kadınların artık erkeği ezebilirim düşüncesine inanmaları ve kadınlar tarafından ezilmeyi gururuna yediremeyen erkeklerin psikolojik tepkileri olduğunu bilmenizi isterim.
Geçmişi mahvolmuş bir erkeğin geleceğinin de yasal destekle yok oluşunun neticesinde neleri düşündüğünü biliyor musunuz?

Çocukları eski eşinin gayrı meşru eşi tarafından büyütülmek zorunda kalan babaların neler hissettiğini biliyor musunuz?

Üstelik bu durumdaki babaların bu gayrı meşru ilişkilerin geçimini sağlamak zorunda bırakılması sonucunda neleri yapmasının hak olduğu düşündüğünü biliyor musunuz?

Çocuğunu baba gibi değil de, uzaktan bir akraba gibi yılda yalnızca 3 gün görüp kendini değil de resmini öperek “çocuklarını uyutmuş hissettiklerini” biliyor musunuz?

Bu ülkedeki cinayetlerin yalnızca %2’sini oluşturan azınlık bir parçasının sadece cinsiyet sebebiyle mi gerçekleştiğini sanıyorsunuz? Sakın bu azınlık cinayetler anlattıklarımın sonucu olmasın?
Ayrıca cinayet yerine intiharı seçen erkeklerin sayısının bu cinayet rakamlarından çok daha fazla olduğunu da biliyor musunuz?

…Kadınların haberler ve kadın programlarından destek alarak nasıl mahkemede ben kazanırım düşüncesi ile erkekleri tehdit ettiğini ve psikolojik şiddette sınır tanımadığını bilmenizi isterim.

Fiziksel şiddeti psikolojik şiddete karşı elinde kalan tek silah olarak gören erkeklerin, bu silahı gasp edilen haklarını almak için kullandıklarını bilmenizi isterim.

Sorunun bizzat içinde olan taraflara ve avukatlara danışmayı ne kadar denediniz? Bu sorunların çözümü için iki yıldır çalıştığını bildiğim bakanlık komisyonları düzgün çözümler üretene kadar çekilen acıları telafi edebilecek misiniz?

Olaylara “kadın erkek meselesi” yerine iki insan olarak bakmak çözümün başlangıcı olabilir mi?
Gerçekten haksızlığa uğrayan azınlık kadınların, aslen hiç sesini çıkarmadığını ancak hiç sorun yaşamayan kadınların, sırf erkekleri ezebilmeye yönelik kanunlar çıkartabilmek adına gürültü yaptığını biliyor musunuz?
Bebeklikleri geçip gitmiş çocukların babaları için kaybolan zamanı iade edebilecek misiniz?
Aksi halde kanunlar ile cinsiyetleri birbirine düşman ettiğiniz bu toplumun geleceğinin hiç de iyi olmayacağını düşünüyorum.”

kaynak:http://www.kanalahaber.com/yazar/av-seren-yildiz-ozturk/bosanmis-babadan-mektup-var-26967/

Yorumlar